Gemide İskele Ne Taraf?
Bazen bir soru sorarsınız, cevabını bilirsiniz ama bir şekilde başka bir şey daha ararsınız. Tıpkı bir gemide, “İskele ne taraf?” sorusuna bakmak gibi… Denizin ortasında, denizin tüm büyüklüğüne karşı, bu küçük ama derin soru kendisini bir anlam arayışına dönüştürür. Gelin, bir gemide iskele tarafını keşfetmeye dair bir hikâye üzerinden bu soruyu anlamaya çalışalım.
—
Hikaye: Bir Gemideki İki Farklı Dünya
Bir sabah, güneş ilk ışıklarını denize vurmuştu ve gemi, engin okyanus üzerinde yol alıyordu. Gemi, bir taraftan ileriye doğru yol alırken, iki insanın yolları da bir şekilde birleşmişti. Birinin adı Ali, diğeri ise Zeynep’ti. İkisi de hayatlarında bir dönüm noktasındaydılar, ama onları birleştiren bu yolculukta farklı bakış açıları, farklı kişilikler vardı.
Ali, bir mühendisti. Hayatını her şeyin doğru hesaplanmış, düzenli bir şekilde ilerlemesi için adamıştı. Gemiye binerken, her şeyin yerli yerinde olacağına dair güveni tamdı. Zeynep ise, bir psikologdu. İnsanları anlamaya, onların derinliklerine inmeye bayılırdı. Fakat bir bakış açısına sıkışıp kalmak, ona göre bir tuzaktı. O, her zaman çözüm odaklı düşünmeyi ve insana dair duyguları hissetmeyi arzulardı.
Bir gün, Ali ve Zeynep geminin güvertesinde karşılaştılar. Gökyüzü mavi, deniz ise huzur vericiydi. Fakat Zeynep, sabahın erken saatlerinde geminin iskele tarafına bakarken, Ali hemen orada bulundu.
“Zeynep, iskele tarafı burada,” dedi Ali, gözlüklerinin ardında derin bir hesap yaparak. “Burası geminin sol tarafı. Her şey doğru şekilde yerli yerinde olmalı. Nereye gittiğimizin, nerede olduğumuzun kesin hesapları var. İşte bu tarafa bakmak, her şeyin sistematik olduğunu hatırlatıyor.”
Zeynep, gülümsedi. “Ali, iskele tarafı dediğin yer, bana göre bir başka dünyayı anlatıyor. Burada kalp seslerini duyabilirim. O yüzden, belki de sadece teknik bir açıdan değil, bir de duygusal açıdan bakmalıyız. Gemi, okyanusla buluştuğunda her şey kaybolur, ama bu kayboluşun içinde bulunmak, yaşamın en güzel tarafı. Belki de bu yüzden iskele bana sadece yön değil, aynı zamanda içsel bir yolculuk sunuyor.”
—
İki Farklı Perspektifin Çakıştığı Nokta
Ali çözüm odaklıydı. O, geminin doğru rotada ilerlemesini, her şeyi hesaplamayı, teknik bilgileri ön planda tutuyordu. Zeynep ise empatikti, insan ilişkilerine, içsel dünyaya ve duygulara odaklanıyordu. İkisi de doğru bir bakış açısına sahipti, ama biri sistemin, diğeri ise duyguların tarafındaydı.
Gemi, okyanusta ilerledikçe, Ali ve Zeynep arasındaki bu farklılıklar, bir köprüye dönüştü. Zeynep, Ali’ye her şeyin çözüm değil, bazen hissedilerek yaşanması gerektiğini anlatmaya başladı. Ali ise Zeynep’e, insanın hayatını daha yapılandırılmış bir şekilde yaşamayı, duyguları anlamadan önce onları dengelemenin önemini gösterdi.
Bir sabah, Zeynep, Ali’ye iskele tarafının anlamını daha derinlemesine açıkladı. “Bunu anladığımda, sadece geminin yönü değil, içinde olduğumuz hayatın yönü de bana açık oluyordu. İskele tarafı, sadece geminin yönü değil, aynı zamanda bir arayışın da yansımasıdır. Denizin öteki tarafı, insanın aradığı huzurla, kaybolan değerlerle, ve bazen de keşfedilmemiş duygularla doludur. Bunu anlamak, yönümüzü bulmaktan çok daha fazlasıdır.”
Ali, denizden gelen rüzgarla yüzünü ovuşturdu ve sessizce Zeynep’in söylediklerini düşündü. Zeynep’in bakış açısının derinliğini hissetmeye başlamıştı. Gerçekten de geminin iskele tarafı, sadece fiziksel bir yönü değil, aynı zamanda kalp ve zihin arasında bir bağ kuruyordu.
—
Bir Soru, Bir Yolculuk
Ali ve Zeynep’in hikayesindeki gibi, “iskele ne taraf?” sorusu, bazen sadece yönünü değil, hayatın anlamını da sorgulamamıza neden olur. İskele tarafı, belirli bir bakış açısını, ruh halini ve hayatla kurduğumuz ilişkiyi simgeler. Gerçekten de bazen insanlar çözüm odaklı olurlar, her şeyin yerli yerinde olması gerektiğini düşünürler. Diğer zamanlarda ise, duygusal açıdan hayatı hissederek yaşamak, insanın gerçek iç yolculuğunu bulmasına yardımcı olur.
Hikayenin sonunda, Ali ve Zeynep, farklı bakış açılarına sahip olsalar da birbirlerinin anlayışlarını kabullenip, birlikte ilerlediler. Zeynep iskele tarafını, Ali ise tekniği temsil etmeye devam etti. Ama birlikte, bir anlamda hayatın iki tarafını birleştirdiler.
—
Sizi de Dinlemek İstiyorum
Peki, sizce gemide iskele ne taraf? Bir yandan denizin sonsuzluğunda kaybolmak mı, yoksa hayatı hesaplamak mı? Hayatınızdaki “iskele” tarafı sizin için neyi simgeliyor? Kendi deneyimlerinizi paylaşarak, bu hikayeyi daha da zenginleştirebilirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum!