Gonca Vuslateri Alevi mi? Kimlik, Tercihler ve Ekonominin Görünmeyen Dengesi
Bir ekonomist olarak her zaman şu soruyu sorarım: Kaynaklar sınırlıysa, insanlar neden hâlâ birbirlerini kimlikler üzerinden sınıflandırmak için bu kadar enerji harcar? Çünkü dikkat, zaman ve anlayış da birer ekonomik kaynaktır. Gonca Vuslateri Alevi mi? sorusu, yüzeyde bir merak gibi görünse de, aslında kimliğin, toplumsal sermayenin ve ekonomik tercihlerimizin nasıl iç içe geçtiğini gösteren bir aynadır.
Ekonomi, sadece para, üretim veya tüketimle ilgili değildir; aynı zamanda kimliklerin ve değerlerin nasıl bir “piyasa” içinde dolaştığını da inceler. Bir bireyin dini, etnik veya kültürel aidiyeti, onun ekonomik kararlarını, tüketim alışkanlıklarını ve hatta fırsatlara erişimini etkileyebilir. Dolayısıyla bu soruya salt kişisel bir yanıt aramak yerine, onu bir ekonomik davranış modeli olarak okumak daha anlamlıdır.
Kimlik Ekonomisi: Arz, Talep ve Algı
Modern toplumlarda kimlik, bir çeşit ekonomik değer taşır. Tıpkı markalar gibi, kimlikler de piyasada arz ve talep ilişkisine göre şekillenir. Bir kişinin hangi gruba ait olduğu, o grubun toplumsal itibarıyla orantılı bir “sosyal sermaye” yaratır. Gonca Vuslateri gibi sanatçılar, medyada sıkça tartışılan kimlik sorularının merkezine yerleştirilir. Ancak bu tartışmaların arkasında yalnızca merak değil, aynı zamanda ekonomik bir mantık vardır: Medya, dikkat ekonomisinin aktörüdür. Ne kadar çok konuşulursa, o kadar çok tıklanır; o kadar çok tıklanırsa, o kadar çok değer üretilir.
Bu anlamda “Gonca Vuslateri Alevi mi?” sorusu, kimlik ekonomisinin tipik bir örneğidir. Çünkü bu soru, hem bir kültürel merakı hem de bir dikkat piyasasının yatırımını temsil eder. İnsanlar bilgi ararken aslında ekonomik davranışta bulunurlar — zaman, enerji ve duygusal sermaye harcarlar.
Bireysel Kararlar ve Toplumsal Refah Arasındaki Denge
Ekonomide her birey, faydasını maksimize etmeye çalışan bir aktördür. Ancak kimlik söz konusu olduğunda bu denge bozulur. Çünkü kimlik tercihi çoğu zaman rasyonel değil, duygusaldır.
Bir birey, ekonomik çıkarları gereği bazı kimliklerle arasına mesafe koyabilir ya da tam tersine, aidiyet hissi nedeniyle daha az kazanç getiren ama daha fazla anlam taşıyan tercihler yapabilir.
Gonca Vuslateri’nin Alevi olup olmadığı sorusuna gelirsek — bu kişisel bir inanç alanına girer ve bireyin özel hayatıdır. Fakat ekonomist gözüyle meseleye bakıldığında, toplumun bu tür sorulara yönelmesinin nedeni “bilgi asimetrisi”dir. İnsanlar, belirsizliği azaltmak için bilgiye yatırım yapar. Kimlik, güvenilirlik ve aidiyet ekonomisinin bir uzantısıdır.
Toplumsal Sermaye ve Kimlik Piyasası
Ekonomik sistemler, toplumsal güvene dayanır. Güven ise kimlikle bağlantılı bir yatırımdır. Alevi, Sünni, laik, muhafazakâr, Kürt, Türk, kadın, erkek… Her bir kimlik, bir tür “sosyal yatırım aracıdır.”
Ancak bu yatırım bazen yanlış yönlendirilir. İnsanlar, üretkenlik yerine ayrışmaya, yenilik yerine etiketlemeye yatırım yapar.
Bu durumda ekonomi durağanlaşır, çünkü toplumun kaynakları (özellikle dikkat, empati ve işbirliği kapasitesi) tüketici tartışmalara harcanır.
Kimlik ekonomisi bize şunu öğretir: Eğer kimlikleri birer piyasa ürünü haline getirirsek, toplumun “refah fonu” hızla erir. Çünkü dayanışma, işbirliği ve güven eksikliği, uzun vadeli büyümeyi engeller. Gonca Vuslateri’nin kim olduğu değil, toplumun bu tür sorularla neyi öğrenmek istediği ekonominin asıl meselesidir.
Piyasa Dinamikleri ve Kültürel Yatırımlar
Ekonomi yalnızca finansal piyasalardan ibaret değildir; aynı zamanda kültürel sermayenin de bir piyasası vardır. Sanatçılar, fikir insanları ve kamusal figürler bu piyasanın aktörleridir. Gonca Vuslateri de bu sistemin bir parçasıdır: Bir filmdeki rolüyle, bir röportajdaki cümlesiyle ya da bir sosyal medya paylaşımıyla değer yaratır.
Fakat bu değeri belirleyen şey sadece yetenek değil, aynı zamanda toplumun o kimliğe biçtiği değerdir.
Bu noktada ekonomist için kritik soru şudur: Bir toplum, kültürel üretim süreçlerini kimlik temelli talep eğrilerine göre mi şekillendiriyor, yoksa nitelik temelli arz eğrilerine göre mi?
Eğer talep, kimlik üzerinden şekilleniyorsa, uzun vadede kültürel üretim azalır, çünkü piyasa çeşitliliğini kaybeder.
Ekonomik Gelecek: Kimlikten Değere
Geleceğin ekonomisi, kimliklerin değil, yetkinliklerin değer kazandığı bir düzene dayanmalı. Kim olduğumuz değil, ne ürettiğimiz ve nasıl katkı sağladığımız belirleyici olmalı.
Ancak bunun için toplumun dikkat ekonomisini yeniden yönlendirmesi gerekir. Kimlikler yerine üretim, önyargılar yerine işbirliği, merak yerine araştırma kültürü teşvik edilmelidir.
Ekonomik olarak baktığımızda, kimlik odaklı tartışmalar düşük getirili yatırımlardır. Kısa vadede dikkat çeker ama uzun vadede refahı azaltır. Gonca Vuslateri Alevi mi? sorusunu bu yüzden bir inanç değil, bir davranış biçimi olarak okumalıyız. Çünkü ekonomi bize şunu söyler: Kaynaklar sınırlıdır; dikkatimizi nereye harcarsak, orada değer yaratırız.
Son Soru: Ekonomik Bir Tercih Olarak Merak
Her sorunun bir fırsat maliyeti vardır. Bu tür kimlik temelli meraklar, üretken düşünceyi mi artırıyor, yoksa toplumun enerjisini mi tüketiyor?
Belki de geleceğin ekonomisi, bu soruyu nasıl yanıtlayacağımıza bağlı.
Ve belki de asıl mesele, Gonca Vuslateri’nin kim olduğu değil; bizim kimlikten bağımsız bir ekonomik ahlak inşa edip edemeyeceğimizdir.